Yıl sonu yaklaştı, yıl sonuna özel yazımız da tazedir, çıktı, elden ele uzatalım.
2016 ne kadar kötü bir sene idi ise 2017 o kadar öğrendiğim, kayıplar yaşadığım bir sene olmakla tarihe geçiyor. Ve aslında 2016 senesinin çok kötü de olmadığını şimdi idrak ediyorum. Kaybetmenin yerini iyi şeylerle hatırlamanın aldığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Kendim, özellikle iç dünyamın dinamikleri üzerine çalıştığım verimli bir sene geçirdim. En istediğim şey, ben gerçekten ne istiyorum sorusuna yerleşik bir hayat kurmadan önce cevap verebilmek. Bu yerleşik hayat nedir sorusunu sorduğunuzda cevabını ben dahi veremiyorum. Yer, kişi, iş, tutkuyla yaptığım herhangi bir şey olabilir. Hayattaki gri alanlarla barışma vakti geldi de geçiyor bile.
Ülke gündemi çok tatsızdı. Açlık grevlerine karşı sağ duyusuz kalan bir ülke yönetimi, işini kaybeden binlerce insan, açığa alınan kamu görevlileri, haklı, haksız ayrımı yapılmadan tutuklanan onca gazeteci. Evet, çok can sıkıcı. Sıkılmamız için yeterince nedeni bir araya getirip kucağımıza atmış durumdalar. Yavaşça yere mi bırakırız yoksa kundaklar bu sorunları ee ee’ler büyütür müyüz pek de bize kalmamış durumda. Hayatta her zaman her alanda seçim yapılamıyor maalesef. Çaresiz hissediyorum herkes gibi, eminim hepinize tanıdık geliyordur bu duygu. (Buna bir takım spiritüel arkadaşlarım katılmayacaklardır, olsun)
2017’de sakinledim. Beni tanıma zamanınıza göre yorumlar farklılık gösterecek. Zira ben bile bazı şeylerin kendi dünya gerçekliğimin dışında geliştiğini düşünüyorum. Su akar yolunu, bulur, olacağı varsa olur lafları benim için o kadar uzak olurdu ki.. Kötü olabilecek her şeyin önüne geçme, olanları da büyük hayal kırıklığı ile karşılamayı biraz törpüledim. Bu yetileri de kendi kendime edinmediğimi anladığımdan hafifledim. Çoğu şey öğrenilen şeyler oluyor ve değiştirmek parmak şıklatarak ya da artık böyle davranmayacağım diyerek olmuyor. Aksi halde bir maskeyle geziyorsunuz demektir.
Bazen bazı şeyler oluyor, bazen bazı şeyler olmuyor. Olanlarla mutlu olmak, olmayanlar için o kadar üzülmemek benim için çok zor bir şeydi. Bunu yapamadığımda bana kızanlar, beni hor görenler oldu. Küçümseyenler. Yakınlık ve şeffaflığı tanımlayamayıp yıkıcı davrananlar. Ağzından çıkanı kulağı duymayanlar. Durumu izah etmeye çalıştım, anlamadılar ve gittiler. Bu gidişler fiziki olmasa da benim zihnimde bir gidişin temsilidir. Belki hala fiziken varlar, belki hayatıma da ara ara dokunuyorlar ama sanırım kalbimin yerleşik düzenine daha fazla alasım kalmadı. Bu konunun üzerine de epeyce üzüldüm. İnsanın üzülebilme kapasitesi bir şeylerden vazgeçmediği ve hala sevgiye alan açtığı anlamına geliyor bence. Hiçbir şeyin üstünü örtmediğimden bazen çok can sıkıcı olabiliyorum 🙂
Kayıplar derken en acı kaybım anneannemi kaybetmek oldu. Onunla çok hatıram var ama en taze hatırası son günüydü. Bacaklarında açılan yaraları gördüğümde aklım yerimden uçmuştu. Hastanede pansuman yapacak insan bulmaya çalışmam, bulamamam, neredeyse kimsenin bu konuyu önemsememesinden oluşan öfkemi hatırlıyorum. Birine zarar verecek kadar öfkeliydim. Sonra eve getirdik onu, kendimi eczaneye attığımı hatırlıyorum. Ne yapabilirim diye eczacıya sormam, kadının doktoru ne diyor diye sorması, bilmiyorum kimse bir şey söylemiyor demem. Bir avuç kremle eve geldim. Anneannem aslında en son safhasındaydı, gideceği çok belliydi, ben ise onun gönül yaralarına bakamayacak halde olduğumdan bacağındaki yaralara takılmıştım. Nitekim sürmeye çalıştım, bir şeyler yapmaya çalıştım, beceremedim hatta. Bana son sözü ise”sebze isterse her şeyi yapar” oldu, yarın geleceğim dedim ona ama ben onu tekrar görene kadar yanında yokken sabaha karşı gözlerini kapadı. Hayatın hem çok uzun hem de çok kısa olduğunun kanıtıdır bana o. Şimdi ise ne zaman Madecassol görsem gözlerim doluyor.
“sebze isterse yapar” lafının arkasında durmak için çok şey yaptım bugüne kadar ama 2017 biraz ara verdiğim bir dönem oldu. Ne istediğimi anlamak için kendime zaman verdim. Gerçek dostluklar kurmak ve sürdürmek, samimiyet, sevdiğimiz şeylerle uğraşmak, şeffaf olmak ve insan kırmamak. Kırdığında fark etmek, özür dilemek. Affetmek. Yokmuş gibi varsaymamak. Bu kadar. Bu hayatta yapabileceğimiz en güzel şeyler bunlar gibi geliyor bana.. Çok kötü şeyler oluyor, çok güzel şeyler oluyor. Olan oluyor nihayetinde. Kalbi ferah, gönlü temiz tutmak lazım. Öylesine bir sene olsun, herkes için.